Doğa ile ilgili Sloganlar, Doğa Sloganları, Sözleri
"Her seyin prensibi sudur; her sey sudan gelir ve tekrar suya döner." (Milet`li Thales M.Ö. 650-560)
Yasamak! Bir agaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardesçesine bu hasret bizim!"(Nazim Hikmet)
Doga insanlarin ihtiyacini karsilayacak bir kaynak toplulugu olarak görmek çevrenin yokolmasina davetiye çikarmak demektir. (Dünya sen benimsim , Milliyet yayinlari Sayfa 17)
"Kirli çevre insanin ruhuhunu kirletir, kirli ruhlar çevreyi kirletir." (Aziz Nesin)
"Çiçekler ki, güzelligin simgesidir; yasamin, umudun ve sevincin ifadesidir. Çiçekler ki, gönüllerin dilidir; rengarenk, burcu burcu, sevgi, ask ve hatiralarla doludur." (Ali Duran)
"Insanlar dogaya karsi sorumluluk duymuyorlar. Dogayi korurlarsa, cezadan korktuklari ya da menfatleri gerektirdigi için koruyorlar."
"Bir nokta açiktir: Dünyamiz emin ellerde degildir " Yeni dünya düzeni" yeryüzünü ölüme mahkum etmistir"(Peter F Drucker)
"Orman yurdun öz evladi ormansiz yok dünya tadi." (Asik Veysel)
"Kiyamet kopmak üzere bile olsa, elinde bir fidan varsa, bu fidani dikmemezlik etme."
"Bir agaç dikersen, onun meyvelerinden her yiyen, sana sevap kazandiracak, gölgesinde oturan sana sevap kazandiracak, hatta onun tohumunu, meyvesini yiyen kuslar bile sana sevap kazandiracak."
"Bir ulusun gerçek zenginligi, agaç örtüsüyle ölçülebilir" (Richard St Barbe Baker)
"Dogru oldugunu düsündügümüz seyi yapmaliyiz Çünkü eger dogru seyi yapmazsak, yanlis seyi yapacagiz ve iyilesmenin degil felaketin bir parçasi olacagiz" (Fritz Schumacher)
"Doga! En küçük bir çaba harcamadan ve mükemmel bir kusursuzlukla en basit maddeden son derece farkli seyler yaratiyor; hepsinin üzerine de ince bir tül örtüyor. Yarattigi her bir parçanin kendine has özellikleri, her bir durumun ayri açiklamasi var ama sonuçta hepsi birlikte bir bütünü olusturuyorlar." (Goethe)
"Dogaya hoyratça davranan toplumlarada insanlar arasindaki iliskiler de hoyratça oluyorlar." (John Bennet)
"Yeryüzü basitçe insanoglu için bir erzak deposu ve çöp kutusu degildir. Yeryüzü`nün felaketimiz pahasina gözardi ettigimiz kendi gereksinimleri ve dinamigi vardir."(Mary Mellor)
"Topragin dostlara ihtiyaci vardir; ona dostça davranalim!"
Atatürkün doğa ve çevre ile ilgili söylediği sözler;
"Biz doğayı korudukça doğa da bizi korur."
"Yarının doğası bugünden yaratılır."
DOĞA
19 Mayıs 2013 Pazar
Ağaç ile ilgili deyimler ve anlamları
- Ağaç olmak: (deyiminin anlamı) Bir yerde ve ayakta çok beklemek.
- Ağaca çıksa pabucu yerde kalmaz: O işini bilir, davranışlarına hiçbir şey engel olamaz.
Ağaç ile ilgili atasözleri ve anlamları
- Ağaç kökünden yıkılır: (atasözünün anlamı) Köklü değişiklikler olmadıkça, bir düzen bozulmaz, düzenin yıkılması, temelin yıkılmasıyla olur.
- Ağaç, meyvesi olunca başını aşağı salar: Erdemli, bilgili insan alçak gönüllü olur.
- Ağaç ne kadar uzasa göre eremez: Her şey bir sınıra kadar büyür, yükselir, bu sınırı aşamaz.
- Ağaç ucuna yel değer, güzel kişiye söz değer: Herkesin gözü güzel üstündedir. Güzel, kıskançlıkları üstüne çeker.
- Ağaç yaprağıyla gürler (güzeldir): İnsanlar ancak, akrabaları, yakınları ve yandaşlarıyla birlikteyken değerli ve güçlüdür.
- Ağaç yaş (taze) iken eğilir: İnsan, ancak küçük yaşta kolay eğitilir: Büyüdükten sonra ona yön ermek zordur.
- Ağaca balta vurmuşlar "sapı bedenimden" demiş: Kişiye en büyük kötülük, nankör yakınlarından gelir.
- Ağaca (taşa) çıkan keçinin dala bakan (ağaca çıkan) oğlağı olur: Küçükler büyüklerden gördüklerini taklit ederler.
- Ağaca dayanma kurur (çürür), adama (insana) dayanma ölür: Hiçbir destek sürekli olmaz. Kişi önce kendine güvenmelidir.
- Ağacı kurt, insanı dert yer (kemirir): Kurdun ağacı içten kemirip çökertmesi gibi, dert de insanı yıpratır, çöktürür.
- Ağacın kurdu içinde olur: Bir toplumu asıl, içinden kemiren sinsi güçler yıkar.
- Ağaçtan maşa olmaz: Herkes ancak yeteneğine denk işlerin üstesinden gelebilir, yeteneğini aşan işlerde başarılı olamaz.
Orman İle İlgili Atasözleri -
Ormanla İlgili Atasözleri
Ormana nasıl haykırırsan öyle karşılık
verir. (Fin atasözü)
* Ağaca beşikten mezara kadar muhtacız. (Türk atasözü)
* Ağaçsız
memleket duvaksız geline benzer. (Türk atasözü)
* Ağaç kökünden yıkılır. (Türk atasözü)
* Bir kuşağın
diktiği ağacın gölgesinde gelecek kuşaklar serinler. (Çin atasözü)
* Yaş kesen baş
keser. (Türk atasözü)
* Ağaç diken, kendinden başkasın) da sevdiğin! gösterir. (Amerikan
atasözü)
*
Ormansız yurt vatan değildir.
* Ormanlar milli servettir.
* Ormanı
korumak, erozyonu önlemek demektir.
* Toprağını kaybetmek istemiyorsan,
ormanı yok etme.
* Orman yurdun hem süsü, hem gücüdür.
* Yaş kesen baş keser.
* Bakarsan bağ
olur, bakmazsan dağ olur.
* Sana gölge veren ağacı
kesme!
* Ormana
nasıl haykırırsan,öyle karşılık verir.
* Yol rehbersiz;dağ ormansız
olmaz.
*
Orman,orman içinde büyür.
* Bir kuşağın diktiği ağacın
gölgesinde,gelecek kuşaklar serinler.
* Orman,yağmur
yularıdır.
*
Ağaçsız memleket,duvaksız geline benzer.
* Ağaca beşikten mezara kadar
muhtacız.
* Ağaç
diken,kendinden başkasını sevdiğini de gösterir.
* Orman bekçi ile değil, sevgi ile
korunur.
*
Orman, tarımın sigortasıdır.
* Ağaçlı köyü sel basmaz..
* Ağaç dikmek
değil, büyütmek sorundur.
* Ağacın yemişi, o ağacı yetiştirmenin
sadakasıdır.
*
Uygarlığın temelinde ağaç, çiçek ve yeşillik bulunmaktadır.
Ağaç Nedir?
Boyu en az 5 metre, çapı da 10 cm'den aşağı
olmayan, dal sürgün ve yapraklarının oluşturduğu tepe tacını tek bir gövde
üzerinde taşıyan, her yıl çap artımı yaparak kalınlaşan, sürgün vererek
boylanan, hücrelerinin büyük bölümü odunlaşmış olan, uzun ömürlü bitkilere
AĞAÇ denir...
Bir ağaç; temel olarak kök, gövde, dal ve yaprak olmak üzere 4 ana organdan oluşur. Bu organların biçim, boyut, yoğunluk, hacim, ağırlık, boy, çap, yıllık artım gibi özellikleri ağacı biçimlendiren temel özelliklerdir...
Bir ağacın yaşayıp gelişebilmesi için; ışık, sıcaklık, CO2, O2, su ve mineral madde gereklidir.
Ağaçların; topraktan su ve mineral maddelerini, havadan ise karbondioksiti almak, güneş enerjisini kullanarak organik madde üretmek, havaya oksijen vermek, canlılara besin ve barınak sağlamak gibi çok önemli işlevleri vardır. Ağaçlar bu işlevleri yerine getirirken çevrelerindeki canlı ve cansız tüm varlıklarla karşılıklı olarak birebir ilişki ve etkileşim halindedirler. Bu yüzden ağaçlar içinde bulundukları ekosistemler için vazgeçilmez elemanlardırlar. Ağaçların yok olması; yaşama ortamının bozulması ve iklimin olumsuz yönde etkilenmesi ve devamında yaşam zincirinin kopması, en sonunda da tüm yaşamın yok olması anlamına gelir...
Ağaçlar ışık, yer, su ve mineral maddeler yüzünden birbirleriyle amansız bir rekabet içerisine girerler. Bu rekabette baskın çıkabilmek ve dolayısıyla hayatta kalabilmek için tepe ve köklerini hızla geliştirmeye çalışır, gölgeye dayanıklı yaprak üretir, işlevini kaybeden organlarını (yaprak - dal - kök) terkeder, rakiplerini gölgeleyerek altetmeye çalışırlar. Bazı ağaç türleri (ceviz, meşe, huş, dişbudak, ıhlamur gibi..) kök ve yapraklarından salgıladıkları sıvı ve gazlarla komşu bitkilere zarar bile verebilirler...
Bir ağaç; temel olarak kök, gövde, dal ve yaprak olmak üzere 4 ana organdan oluşur. Bu organların biçim, boyut, yoğunluk, hacim, ağırlık, boy, çap, yıllık artım gibi özellikleri ağacı biçimlendiren temel özelliklerdir...
Bir ağacın yaşayıp gelişebilmesi için; ışık, sıcaklık, CO2, O2, su ve mineral madde gereklidir.
Ağaçların; topraktan su ve mineral maddelerini, havadan ise karbondioksiti almak, güneş enerjisini kullanarak organik madde üretmek, havaya oksijen vermek, canlılara besin ve barınak sağlamak gibi çok önemli işlevleri vardır. Ağaçlar bu işlevleri yerine getirirken çevrelerindeki canlı ve cansız tüm varlıklarla karşılıklı olarak birebir ilişki ve etkileşim halindedirler. Bu yüzden ağaçlar içinde bulundukları ekosistemler için vazgeçilmez elemanlardırlar. Ağaçların yok olması; yaşama ortamının bozulması ve iklimin olumsuz yönde etkilenmesi ve devamında yaşam zincirinin kopması, en sonunda da tüm yaşamın yok olması anlamına gelir...
Ağaçlar ışık, yer, su ve mineral maddeler yüzünden birbirleriyle amansız bir rekabet içerisine girerler. Bu rekabette baskın çıkabilmek ve dolayısıyla hayatta kalabilmek için tepe ve köklerini hızla geliştirmeye çalışır, gölgeye dayanıklı yaprak üretir, işlevini kaybeden organlarını (yaprak - dal - kök) terkeder, rakiplerini gölgeleyerek altetmeye çalışırlar. Bazı ağaç türleri (ceviz, meşe, huş, dişbudak, ıhlamur gibi..) kök ve yapraklarından salgıladıkları sıvı ve gazlarla komşu bitkilere zarar bile verebilirler...
AĞAÇLARIN DOĞAYA YARARLARI
Ormanlar 50 metre genişliğindeki bir otobanın trafik gürültüsünü 20-30 desibel azaltıyor.
-Yapraklı ağaçlardan meydana gelen bir orman bölgesinde 50 kuş türü barınıyor.
-Ağaçsız bir alana göre 8 kat daha fazla humus oluşturan ormanlar toprak canlılarının yaşamasına olanak sağlıyor.
- 25 metre boyunda ve 15 metre tepe çatısına sahip bir kayın ağacı saatte 1.5 kilogram oksijen üretiyor.
-Bir hektar ladin ormanı yılda 32 ton, kayın ormanı 68 ton, çam ormanı ise 30-40 ton toz emiyor.
-Hava kirliliğinin yaklaşık yüzde 50'si ormanlar tarafından temizleniyor.
- Ormanlar, egzoz ve benzeri zehirli gazlar ile kirli suları temizleme özelliğine sahip.
- 100 yaşındaki bir kayın ağacı saatte yaklaşık 40 kişinin çıkardığı 2.35 kilogram karbondioksiti tüketiyor.
- 100 metrekare alanda yer alan 25 metre boyunda ve 100 yaş civarındaki bir kayın ağacı, kökleri ve kılcal damarları aracılığıyla yılda 30 bin litre su çekiyor ve verimli toprağın akmasını önlüyor.
-Kayın ağacı bir yıl içinde 300 kilogram zehiri emiyor ve dışarı süzüyor.
Ormanlardan Elde Edilen Ürün ve Hizmet
Çeşitleri
Ormanlardan elde edilen ürün çeşitleri; odun, yaprak, çiçek,
meyve, tohum, reçine, kabuk, kök, çalı, ot, av hayvanı, su, toprak, kil, taş,
kömür ve madenler gibi çok sayıda ve değişik nitelikte
hammaddelerdir... Bu maddeler niteliklerine ve pazar isteklerine göre çok
değişik kullanım yerleri bulabilmektedir. Bu ürünler içerisinde en bol elde
edilen ve geniş bir pazarlama olanağı bulan ürün ise ODUN'dur...
Ormanların ayrıca suyu düzenleme, toprağı koruma, iklimi etkileme, doğayı koruma ve güzelleştirme gibi çok önemli hizmetleri vardır...
Önde Gelen Orman Ürünleri?
Ormanların ayrıca suyu düzenleme, toprağı koruma, iklimi etkileme, doğayı koruma ve güzelleştirme gibi çok önemli hizmetleri vardır...
Önde Gelen Orman Ürünleri?
Günümüzde modern orman işletmeciliği faaaliyetleri sonucunda
elde edilen orman ürünleri, Asli Orman Ürünleri ve Tali Orman
Ürünleri olmak üzere 2 kategori altında toplanmaktadır.
ASIL ORMAN ÜRÜNLERİ
- Tomruk
- Tel Direği
- Maden Direği
- Sanayi Odunu
- Kağıtlık Odun
- Lif Yonga Odunu
- Sırık
- Çubuk
- Yakacak Odun
TALİ ORMAN ÜRÜNLERİ
- Reçine
- Çıra
- Sığla yağı
- Defne
- Şimşir
- Kök Odunu
- Kekik
- Ada Çayı
- Çam Fıstığı
- Her çeşit bitki soğanı
- Mantarlar
- Kozalak
ORMANCILIK
Ormancılık,
toplumun orman ürünlerine ve hizmetlerine olan gereksinimlerini sürekli ve
optimal olarak karşılamak amacıyla biyolojik, teknik, ekonomik, sosyal, kültürel
ve yönetsel çalışmaların tümünü kapsayan çok yönlü ve sürdürülebilir bir
etkinlik olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir deyimle ormancılık, biyolojik ve
teknik özelliğinin yanında ekonomik, sosyal, kültürel ve yönetsel boyutu ön
planda olan bir orman kaynakları yönetim mesleği olarak algılanmaktadır.
Ormancılık; orman kaynaklarına toplumun refahı doğrultusunda bilinçli müdahale
etmektir. Bunu yaparken, toplum taleplerini, ormancılık sektörünün diğer
sektörlerle, bölgeyle ve makroekonomik yapıyla olan ilişkilerini, ülke ve sektör
kısıtlarını dikkate almak, parasal faydaları diğer faydalarla dengelemek,
ekonomik, sosyal ve biyofizik sonuçları farklı olan alternatifler üretmek ve çok
ölçütlü karar verme tekniklerini kullanarak aralarından seçim yapmak çağdaş
ormancılık anlayışının gerekleridir.
Ormancılığı diğer sektörlerden ayıran, kapsamının ve boyutlarının açıklanmasına yardımcı olan en önemli özellikleri şunlardır;
Ormancılık doğal şartlara açık bir arazi işletmesidir. Her şeyden önce toprağa bağlı, yenilenebilen biyolojik bir varlık söz konusu olduğu için her türlü risk faktörü önem arz etmektedir.
Ormancılık sektöründe üretim süresi (idare süresi) diğer sektörlere göre daha uzundur. Genellikle 20 yıldan az olmayan üretim süresi, bazı ağaç türleri için 200 yıla kadar çıkmaktadır Keza toprak faktörünü de en çok kullanan bir sektördür. Dolayısıyla zamanı ve mekanı yoğun olarak kullanan sektörlerin başında gelmektedir.
Ormancılıkta çok yönlü yararlanma esastır. Yani sadece maddesel ürünler değil, zamana ve mekana bağlı olarak ondan daha önemli olan ve çoğu kez değeri para ile ölçülemeyen hizmetler ve faydalar da söz konusudur. Toplumsal faydalar yaratma, iktisadilik, verimlilik, sürdürülebilirlik, çok yönlü yararlanma vb. ilkeler kârlılıktan daha önemli olduğundan sermayenin % 3 gibi düşük bir faizle çalıştığı kabul görmektedir. Bu özellik çok boyutlu karar vermeyi bir zorunluluk haline getirmekte, uzun dönemli, tutarlı ve çok boyutlu planlamanın gereğini ve önemini ortaya koymaktadır.
Ormancılıkta sadece bugünkü nesillerin ihtiyaçlarını karşılamak yeterli değildir. Gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da bugünden gözetmek gerekir. Bu anlayış devamlılık ilkesini doğurmuştur. Sürdürülebilir kalkınmanın temelinde ekonomi ve ekolojinin birbirini dengeleyecek şekilde uyumlaştırılması yer aldığından ve de ormanlar kara ekosistemleri içinde büyük paya sahip olduğundan, sürdürülebilir kalkınmanın yolunun sürdürülebilir ormancılıktan geçtiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle ormancılıkta kısa vadeli yaklaşımlar yerine sürdürülebilirlik yaklaşımının esas alınması zorunludur.
Ormancılık kapital yoğun bir sektördür. Özellikle odun hammaddesi üretiminde bu kapitalin % 90’ını arazi ve ağaç serveti oluşturmaktadır. Tamamı öz sermaye olup, ürün ile sermaye değerlerinin sağlıklı bir şekilde tayin edilmesinde birtakım güçlükler vardır. Keza, ürün ile kapital canlı bir varlık olan ağaç servetinde özdeşleşmiştir.
Ormancılık sektörü ürettiği pek çok mal ve hizmetlerle kendisi dışındaki pek çok sektöre girdi vermektedir. Yani pek çok sektöre alt yapı oluşturmakta, hazır arz yaratarak etkin faaliyet göstermelerini sağlamakta, dolayısıyla makro amaçlara ulaşmada ve sosyo-ekonomik yapıyı geliştirmede (istihdam, katma değer yaratma vb.) önemli bir sektör görünümündedir. Bu özelliği nedeniyle ileri bağlantıları yüksek bir sektördür. Buna karşılık diğer sektörlerden pek az girdi aldığı için geri bağlantıları düşük bir sektördür.
Ormancılık sektörü girdi-çıktı ilişkileri ya da teknoloji ve ölçek yönünden esnek olan, dolayısıyla stratejik ve taktik nitelikli bir sektördür.
Ülkemizde kişi başına düşen orman alanı 0,34 ha olup, gelişmiş ülkelere göre düşük bir düzeydedir. Yaklaşık % 25’i ağaçlandırma ile verimli hale getirilmesi mümkün görülen ormanlarımızın 3,5 milyon hektarı aynı zamanda orman üstü ve orman içi mera niteliğindedir. Bozuk ve verimsiz karakteri ağır basan ormanlarımızın biyolojik çeşitlilik ve miktar olarak da ülke yüzeyine dengeli dağılım göstermemektedir.
Türkiye’de ormancılık; ulusal kalkınma planlarına göre Tarım Sektörü içinde bir alt sektör olarak yer almaktadır. Devlet İstatistik Enstitüsünün birincil ve ikincil orman ürünlerinin ve hizmetlerinin bilançolara yansıyan parasal değerlerine göre yaptığı hesaplamalar sonucunda ormancılık sektörünün GSMH’ya katkısı % 0,8 bulunmuştur. Ancak, diğer sektörlere bedelsiz veya düşük bedelle verilen girdilerden doğan sübvansiyonlar da dikkate alındığında bu pay % 2 düzeyine ulaşmaktadır. Buna bilançolara yansımayan ot, yaprak, su, bal, reçine vb odun dışı ürünler eklendiğinde gerçek katkı payı bulunmuş olacaktır.
Türkiye ekonomisini oluşturan 64 sektörün ileri bağlantısı ortalama 0,387 iken, ormancılık sektöründe bu rakam 0,786’dır. Yani ormancılıktaki birim çıktının öteki sektörleri uyarma veya geliştirme etkisi pek çok sektörden büyüktür. Ormancılık sektörünün geri bağlantısı ise, ülke ortalamasından (0,387) küçüktür (0,127). Diğer yandan, sektörün istihdam çarpanı 0,291 olup, 64 sektör içerisinde 17. sırada yer almaktadır. Yani birim çıktı başına en çok istihdam sağlayan sektörler arasındadır.
Ormancılık sektörü yılda yaklaşık 3,5 milyon ton fuel-oil e eşdeğer bir enerji katkısı sağlamaktadır.
Türkiye’de ormancılık, genel kabulün aksine emek-yoğun bir sektördür. Sadece Orman Bakanlığı yıllık ortalama 15 milyon adam-gün işlendirme olanağı sağlamaktadır. Orman köylerine ve diğer sektörlere yaptığı kaynak aktarımı da yüksektir.
Ormancılık sektörü doğal yaşamın ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında önemli bir işleve sahiptir. Keza ülkemizde önemli olan erozyonun önlenmesi, su rejiminin düzenlenmesi, toplum sağlığı, iklimi düzenleme, çevresel, rekreasyon, turizm vb. kolektif faydaları nedeniyle önemli ve vazgeçilmez bir sektördür.
Kadastro ve mülkiyet problemleri halledilmemiş, kırsal yoksulluğu had safhada olan yaklaşık sekiz milyon orman köylüsünü içinde barındıran ve dolayısıyla sosyo-ekonomik baskılardan fazla etkilenmekte olan bir sektördür.
Ormancılığı diğer sektörlerden ayıran, kapsamının ve boyutlarının açıklanmasına yardımcı olan en önemli özellikleri şunlardır;
Ormancılık doğal şartlara açık bir arazi işletmesidir. Her şeyden önce toprağa bağlı, yenilenebilen biyolojik bir varlık söz konusu olduğu için her türlü risk faktörü önem arz etmektedir.
Ormancılık sektöründe üretim süresi (idare süresi) diğer sektörlere göre daha uzundur. Genellikle 20 yıldan az olmayan üretim süresi, bazı ağaç türleri için 200 yıla kadar çıkmaktadır Keza toprak faktörünü de en çok kullanan bir sektördür. Dolayısıyla zamanı ve mekanı yoğun olarak kullanan sektörlerin başında gelmektedir.
Ormancılıkta çok yönlü yararlanma esastır. Yani sadece maddesel ürünler değil, zamana ve mekana bağlı olarak ondan daha önemli olan ve çoğu kez değeri para ile ölçülemeyen hizmetler ve faydalar da söz konusudur. Toplumsal faydalar yaratma, iktisadilik, verimlilik, sürdürülebilirlik, çok yönlü yararlanma vb. ilkeler kârlılıktan daha önemli olduğundan sermayenin % 3 gibi düşük bir faizle çalıştığı kabul görmektedir. Bu özellik çok boyutlu karar vermeyi bir zorunluluk haline getirmekte, uzun dönemli, tutarlı ve çok boyutlu planlamanın gereğini ve önemini ortaya koymaktadır.
Ormancılıkta sadece bugünkü nesillerin ihtiyaçlarını karşılamak yeterli değildir. Gelecek nesillerin ihtiyaçlarını da bugünden gözetmek gerekir. Bu anlayış devamlılık ilkesini doğurmuştur. Sürdürülebilir kalkınmanın temelinde ekonomi ve ekolojinin birbirini dengeleyecek şekilde uyumlaştırılması yer aldığından ve de ormanlar kara ekosistemleri içinde büyük paya sahip olduğundan, sürdürülebilir kalkınmanın yolunun sürdürülebilir ormancılıktan geçtiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle ormancılıkta kısa vadeli yaklaşımlar yerine sürdürülebilirlik yaklaşımının esas alınması zorunludur.
Ormancılık kapital yoğun bir sektördür. Özellikle odun hammaddesi üretiminde bu kapitalin % 90’ını arazi ve ağaç serveti oluşturmaktadır. Tamamı öz sermaye olup, ürün ile sermaye değerlerinin sağlıklı bir şekilde tayin edilmesinde birtakım güçlükler vardır. Keza, ürün ile kapital canlı bir varlık olan ağaç servetinde özdeşleşmiştir.
Ormancılık sektörü ürettiği pek çok mal ve hizmetlerle kendisi dışındaki pek çok sektöre girdi vermektedir. Yani pek çok sektöre alt yapı oluşturmakta, hazır arz yaratarak etkin faaliyet göstermelerini sağlamakta, dolayısıyla makro amaçlara ulaşmada ve sosyo-ekonomik yapıyı geliştirmede (istihdam, katma değer yaratma vb.) önemli bir sektör görünümündedir. Bu özelliği nedeniyle ileri bağlantıları yüksek bir sektördür. Buna karşılık diğer sektörlerden pek az girdi aldığı için geri bağlantıları düşük bir sektördür.
Ormancılık sektörü girdi-çıktı ilişkileri ya da teknoloji ve ölçek yönünden esnek olan, dolayısıyla stratejik ve taktik nitelikli bir sektördür.
Ülkemizde kişi başına düşen orman alanı 0,34 ha olup, gelişmiş ülkelere göre düşük bir düzeydedir. Yaklaşık % 25’i ağaçlandırma ile verimli hale getirilmesi mümkün görülen ormanlarımızın 3,5 milyon hektarı aynı zamanda orman üstü ve orman içi mera niteliğindedir. Bozuk ve verimsiz karakteri ağır basan ormanlarımızın biyolojik çeşitlilik ve miktar olarak da ülke yüzeyine dengeli dağılım göstermemektedir.
Türkiye’de ormancılık; ulusal kalkınma planlarına göre Tarım Sektörü içinde bir alt sektör olarak yer almaktadır. Devlet İstatistik Enstitüsünün birincil ve ikincil orman ürünlerinin ve hizmetlerinin bilançolara yansıyan parasal değerlerine göre yaptığı hesaplamalar sonucunda ormancılık sektörünün GSMH’ya katkısı % 0,8 bulunmuştur. Ancak, diğer sektörlere bedelsiz veya düşük bedelle verilen girdilerden doğan sübvansiyonlar da dikkate alındığında bu pay % 2 düzeyine ulaşmaktadır. Buna bilançolara yansımayan ot, yaprak, su, bal, reçine vb odun dışı ürünler eklendiğinde gerçek katkı payı bulunmuş olacaktır.
Türkiye ekonomisini oluşturan 64 sektörün ileri bağlantısı ortalama 0,387 iken, ormancılık sektöründe bu rakam 0,786’dır. Yani ormancılıktaki birim çıktının öteki sektörleri uyarma veya geliştirme etkisi pek çok sektörden büyüktür. Ormancılık sektörünün geri bağlantısı ise, ülke ortalamasından (0,387) küçüktür (0,127). Diğer yandan, sektörün istihdam çarpanı 0,291 olup, 64 sektör içerisinde 17. sırada yer almaktadır. Yani birim çıktı başına en çok istihdam sağlayan sektörler arasındadır.
Ormancılık sektörü yılda yaklaşık 3,5 milyon ton fuel-oil e eşdeğer bir enerji katkısı sağlamaktadır.
Türkiye’de ormancılık, genel kabulün aksine emek-yoğun bir sektördür. Sadece Orman Bakanlığı yıllık ortalama 15 milyon adam-gün işlendirme olanağı sağlamaktadır. Orman köylerine ve diğer sektörlere yaptığı kaynak aktarımı da yüksektir.
Ormancılık sektörü doğal yaşamın ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında önemli bir işleve sahiptir. Keza ülkemizde önemli olan erozyonun önlenmesi, su rejiminin düzenlenmesi, toplum sağlığı, iklimi düzenleme, çevresel, rekreasyon, turizm vb. kolektif faydaları nedeniyle önemli ve vazgeçilmez bir sektördür.
Kadastro ve mülkiyet problemleri halledilmemiş, kırsal yoksulluğu had safhada olan yaklaşık sekiz milyon orman köylüsünü içinde barındıran ve dolayısıyla sosyo-ekonomik baskılardan fazla etkilenmekte olan bir sektördür.
Ormanların Faydaları
|
|
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)